18. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri

Gazetelerde ödül haberlerinin üstünkörü diyebileceğim şekilde verilmesi, bir anlamda geçiştirilmesini görünce naçizane kendi izlenimlerimi yazmaya karar verdim.

afife_odul_2

Yağmurlu bir günün akşamında işten çıkıp ödül türeninin yapılacağı Haliç Kongre Merkezine vardığımızda daha törene bir saatten fazla zaman vardı. Beklerken çay-kahve içer, bir şeyler atıştırırız diye düşünerek hemen köşedeki Divan’a girdik. Oturup kahvelerimizi yudumlamaya başladıktan kısa bir süre sonra bizim gibi törene katılacak pek çok davetlinin de aynı şekilde Divan’a geldiğini gördük. Divan konumu ve kalitesiyle kongre merkezine gelenleri kolaylıkla kendine çekmeyi biliyor. Ancak personelin ödül töreninden haberdar olmaması; dolayısıyla hazırlıksız olmaları nedeniyle (mutfak 19:00’a gelmeden kapanmıştı) sabahtan kalan poğaça ve böreklerden az sayıdaki tuzlular hemen tükendi. Biz kahvemizi içip çukulatalı tatlılarımızı afiyetle yedikten sonra fazla oyalanmadan kongre merkezine yürüdük.

Ödül törenini 18 yıldan bu yana sunan Korhan Abay, Devamı

Festivalde Shakespeare yılı

tiyatro530x340logosuz

2014 yılının William Shakespeare’in 450. doğum yılı olması nedeniyle bu seneki İstanbul Tiyatro Festivalinde Shakespeare yılı olarak özel etkinlikler düzenlenecek.

9 Mayıs – 5 Haziran 2014 tarihleri arasında yapılacak festival, bu yıl yurtdışından 7, Türkiye’den 35 tiyatro, dans ve performans topluluğunun 100’e yakın gösterisini 13 farklı mekânda sanatseverlerle buluşturacak. 19. İstanbul Tiyatro Festivali programında yer alan 33 yerli yapımın Türkiye prömiyeri yapılacak; bu projelerden üçü İstanbul Tiyatro Festivali’nin ortak yapımcılığında sahnelenecek.

Programın açıklandığı basın toplantısında İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı konuşmasında 2 senede bir yapılan festivalin bundan böyle her sene yapılması konusunda söyledikleriyle tiyatroseverleri sevindirdi.

“İstanbul Tiyatro Festivali, oyun, dans, performans ve etkinliklerden oluşan zengin bir programı tiyatroseverlere sunuyor. Böylesi renkli bir seçkiyi festival seyircilerine sunabilmekten dolayı mutluyuz. Asıl önceliğimiz ise iki senede bir düzenlediğimiz ve İstanbul’un tiyatro hayatına taze bir soluk getirdiğine inandığımız festivalimizi her yıl gerçekleştirebilmek. Bu konudaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz”

19. İstanbul Tiyatro Festivali Programı açıklandı, biletler bu haftasonu satışa çıkıyor. 8 Mart Cumartesi günü 10.00’dan itibaren biletix ve ana gişe İKSV’den (10.00–18.00 saatleri arasında açık olan ana gişe, 9 Mart hariç pazar günleri kapalıdır) alınabilecek.

Fetival mekânları : Bisahne, Cevahir Sahnesi, DOT, Haldun Taner Sahnesi, ikincikat-karaköy, Kenter Tiyatrosu, Moda Sahnesi, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, Sainte Pulcherie Fransız Lisesi, Salon, Şişli Blackout, Üsküdar Stüdyo ve Üsküdar Tekel sahnesi.

Festivalin onur ödülü Dikmen Gürün‘e verilecek.

Program ve Çizelge

19 İstanbul Tiyatro Festivali’nin posteri Şahika Tekand ile Bülent Erkmen işbirliğiyle hazırlandı. Tiyatro sanatının önemli isimlerinden, yönetmen, oyun yazarı, oyuncu Şahika Tekand’ın eskizleri ve elyazısı, Bülent Erkmen’in planmıyla festivalin posterine dönüştürüldü.

Vakti Geldi

vakti_geldi_afis

Yazan : Gökhan Eraslan
Yöneten : Naşit Özcan
Dramaturgi : Hatice Yurtduru

Oyuncular : Ali Karagöz, Orhan Hızlı, Selçuk Soğukçay, Yeşim Koçak
Süre : 70 dakika TEK PERDE

Künyenin tamamına Şehir Tiyatroları’nın Vakti Geldi sayfasından erişilebilir.

İBB Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu Vakti Geldi bu hafta 11-15 Aralık 2013 tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi’nde izlenebilir.

Kadınların toplum ve aile içinde maruz kaldığı şiddet, onların insan hak ve hukuk ilkelerinden gerektiği şekilde yararlanamaması sonucunu getirmektedir.(1)

Son dönemlerde toplumumuzda görülen, kadına karşı şiddet ve hak hukuk konusundaki ayrımcılık uygulamaları bu sosyal problemi “kadının insan hakları” çerçevesi içinde incelenmesini gerektirmiştir.(1)

Bu haftasonu bir arkadaşımla izlediğimiz oyunun ana konusu bilindik, daha önce sinemada pek çok örneğini gördüğümüz bir konu olsa da oyun günümüz Türkiye’sini yansıtırkenki gerçekçiliğiyle öne çıkıyor. Bunda şüphesiz en büyük etken dramaturg Hatice Yurtduru’nun kitapçıkta da belirttiği gibi güncel bilgilere dayanması. Yurtduru TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu tarafından yaptırılan “Kadın ve Aile Bireylerine Yönelik Şiddet İnceleme Raporu”nu tam da provalar başladıkları sırada okuduğunu belirterek rapordan bazı rakamları paylaşmış. Oyunda bu gerçekçiliğin yerinde esprilerle dengelemesi yanında seçim arifesinde bu konuyla da ilişkilendirilmesi bence çok isabetli olmuş.

Üç eski okul arkadaşı; bir iş adamı, bir bürokrat ve bir profesör… Yıllar önce yaşanan ve üzerine sünger çekilen bir olay… Tam da her şeyin yolunda gittiğini düşündükleri sırada bir karabasan gibi üzerlerine çökmüştür. Aile düzenleri, siyasi, ekonomik ve akademik gelecekleri hatta tüm yaşamları onları buluşturan bir kız yüzünden tehdit altındadır. Yüzleşme vakti gelmiştir. İlginç ve sürpriz gelişmelere gebe hesaplaşmalar başlar.

(1) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu raporundan alınmıştır, rapora buradan erişilebilir.

Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye

MeraklısıİçinÖyleBirHikaye_Afiş
Yazan: Sait Faik Abasıyanık
Uyarlayan: Savaş Dinçel
Yöneten: Ergün Işıldar

Oyuncular Naşit Özcan
Süre : 1 Saat 40 Dakika 2 PERDE

Künyenin tamamına Şehir Tiyatroları’nın Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye sayfasından erişilebilir.

Son haftalarda tamamen şans eseri birbirine göz kırpan oyunlar izledim Üsküdar Müsahipzade Sahnesinde; önce Neil Simon’un Anton Çehov oyunlardan derlediği Sevgili Doktor, şimdi Savaş Dinçel’in Sait Faik öykülerinden derlediği “Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye”.

Naşit Özcan’a sahne üzerinde klarnet, akordiyon ve efektleriyle Ömer Göktay eşlik ediyor.

Seçki çok güzel. Kostüm ve dekor sade, Devamı

Ateşli Sabır

Ateşli Sabır_Afiş ARDIENTE PACIENCIA

Yazan: Antonio Skármeta
Çeviren: Aziz Çalışlar
Yöneten: Ragıp Yavuz

Oyuncular: Ayşegül İşsever, Cihan Kurtaran, Derya Çetinel, Derya Keykubat, Derya Yildirim, Hamit Erentürk, Levent Öktem, Mert Turak
Süre : 90 dk. Tek PERDE

Künyenin tamamına Şehir Tiyatroları’nın Ateşli Sabır sayfasından erişilebilir.

Oyun, 1940’da Şili’de doğan yazar ve diplomat Antonio Skármeta’nın en tanınmış eseri. Ateşli Sabır ilk olarak bir radyo oyunu olarak yazılmış, 1982’de tiyatro oyunu olarak yazılmış, son olarak 1985’te Skármeta tarafından roman olarak tekrar kaleme alınmıştır. Antonio Skármeta’nın yazdığı roman, deneme, öyküler 20 dile çevrilmiştir. Yazdığı senaryolar yanında Ateşli Sabır romanı filme de çekilmiştir. Antonio Skarmeta’nın “Referandum” adlı oyunundan 2012 yılında uyarlanan NO adlı filmin de gösterimde olduğunu yeri gelmişken hatırlatmakta fayda var.

Devamı

Sevgili Doktor

2013_Sevgili Doktor_Afiş THE GOOD DOCTOR

Yazan: Anton Çehov
Uyarlayan: Neil Simon
Yöneten: Taner Barlas

Oyuncular: Aziz Sarvan, Funda Postacı Kıpçak, Kubilay Penbeklioğlu, Meriç Benlioğlu, Nagehan Erbaşı, Taner Barlas, Yalçın Avşar
Süre : 1 Saat 55 Dakika 2 PERDE

Künyenin tamamına Şehir Tiyatroları’nın Sevgili Doktor sayfasından erişilebilir.

İlk gösterimi 27 Kasım 1973’te yapılan oyunu Çehov’un 7 kısa hikayesinden oyunlaştıran Neil Simon, Plutzer ödüllü, Broadway’de kendi adına açılan bir tiyatro sahnesi bulunan ünlü bir oyun yazarı ve senarist. Oyun adını tıp eğitimi alan ve bir dönem doktorluk yaptıktan sonra kendini tümüyle yazmaya veren Çehov’dan alıyor.

Neil-Simon

İlk perde de sırasıyla Devamı

Tiyatro Sahnesinin Duayeni Müşfik Kenter aramızdan ayrıldı

Üzülüyorsun, takma diyorlar.
Kızıyorsun, değmez diyorlar.
Boşveriyorsun; gamsız diyorlar.
Susuyorsun, iki çift laf et diyorlar.
Konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar.
Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar.
Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar.
Bağırıyorsun, sakin ol diyorlar.
Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz diyorlar.
Dikine gidiyorsun, yaşına başına yakışmaz diyorlar.

Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen; Ölüm sana yakışmadı.
Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler.

Müşfik Kenter

Ben Bertolt Brecht

Ben Bertolt Brecht, kara ormanlardan.
Karnında getirmiş şehre anam beni.
Ama çekip gidene dek ben bu dünyadan
Çıkmayacak ormanların soğuğu içimden.

Dün (23 Mayıs 2012) Tiyatro Fesitvalinde izlediğim oyunda verilen tahtaravalli örneği, köpekbalıkları insan olsaydı nasıl olurdu? sorusunun yanıtı, “iyilik neye yarar” sorusunun kendisi hâlâ kulaklarımdayken yazmak istedim. Oyunun Dostlar Tiyatrosunun sitesindeki tanıtım yazısı öyle güzel ki… Şiirlere yer açmak için biraz kısaltarak buraya alıyorum, Künyenin tamamına ve yazıya bu sayfadan ulaşabilirsiniz.

BEN BERTOLT BRECHT
Dostlar Tiyatrosu
Kabare

BERTOLT BRECHT’in şiir, öykü ve şarkılarından uyarlayan, yöneten: GENCO ERKAL

Oyuncular: Tülay Günal – Genco Erkal

Şiir ve öyküleri çevirenler: A. Kadir, Ali Sait, Arif Gelen, Asım Bezirci, Can Yücel, Gülen Fındıklı, Hasan Kuruyazıcı, Sevgi Soysal, Zehra İpşiroğlu

Şarkı sözlerini çevirenler: Genco Erkal, Tuncay Çavdar

Müzik: Kurt Weill, Hans Eissler, Paul Dessau, Sarper Özsan
Piyano: Yiğit Özatalay

Dramaturgi danışmanı: Zehra İpşiroğlu

ŞİMDİ BRECHT ZAMANI

Genco Erkal

Öyle yazarlarım var ki yıllar boyu peşimi bırakmıyorlar, peşlerini bırakmıyorum. İşte Nâzım Hikmet, Aziz Nesin… işte Brecht. Tanışmamız 60’lı yıllar. İlk Brecht oyunum Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Asaf Çiyiltepe’nin yönettiği Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi, yıl 1966. Bir önceki oyunuma Nâzım Hikmet’le 35 Yıl demiştim. Demek ki bu yıl da Bertolt Brecht’le 46 Yıl diyebilirim. Gene uzun bir yolculuk.

97’de Zeliha Berksoy için uyarladığım Yosma. Brecht’le olan tüm uzun yolculuğumuz boyunca Zeliha Berksoy hep yanımdaydı. Brecht’in şarkılarını Türkiye’de tanıtan, yıllar boyu Kurt Well’ların, Hans Eissler’lerin vazgeçilmez, üstün yorumcusu hep oydu. Onun tiyatromuza katkılarını unutmak mümkün değil. Yosma’dan bu yana, Yaşasın Savaş adlı gösterimizdeki alıntıları saymazsak 15 yıl Brecht’siz bir tiyatro yaşamım oldu.

Onun için şimdi Brecht zamanı diyorum. Marks’ın Dönüşü’nden sonra bu da Brecht’in Dönüşü olsun. Onun o sivri dilini özledik. Düşünmeyi keyfe, eğlenceye dönüştüren zekasını, gülmece dehasını özledik. İnsanın gözünü açan, ufkunu genişleten, sorduğu sorularla kışkırtan, uyaran, baştan çıkaran yazarımızı yeniden sahneye davet ediyoruz. Günümüz üstüne söyleyeceklerini dinleyelim. Bir de onun gözüyle bakalım Nereye Gidiyoruz?

Brecht’in şiirleri, şarkıları epey uğraştırdı bizi. 1978’de Brecht Kabare Ankara turnesinde yasaklandı. 12 Eylül döneminde sahnelediğimiz, Nazım Hikmet, Haldun Taner ve Aziz Nesin’in yapıtlarının yanı sıra Brecht’in şiir ve şarkılarının yer aldığı Her Gün Yeni Baştan yasaklandı. Bakalım bu kez Brecht usta ülkemizde nasıl karşılanacak?

Hınzır yazarımız sanki bugünleri, bizleri düşünerek yazmış kimi şiirlerini.

“Baskının arttığı günlerde karar verdi bizimki
ekmeğinden olmamak için
ağzını sıkı tutacaktı”

diyor.

Bilin: Halkın ekmeğidir adalet.
Bakarsınız bol olur bu ekmek,
bakarsınız kıt,
bakarsınız doyum olmaz tadına,
bakarsınız berbat.

Azaldı mı ekmek, başlar açlık,
bozuldu mu tadı,
başlar hoşnutsuzluk boy atmaya.

Bozuk adalet yeter artık!
Acemi ellerde yoğrulan, iyi pişirilmemiş adalet yeter!
Yeter katıksız, kara kabuklu adalet!
Dura dura bayatlayan adalet yeter!
Bolsa insanın önünde ekmek, lezzetliyse,
gözler öbür yiyeceklere yumulsa da olur.
Ama her şey bollaşmaz ki birdenbire…
Bilirsiniz, nasıl bolluk doğurur emek:
Adaletin ekmeğiyle beslene beslene.

Ekmek her gün gerekliyse nasıl,
adalet de gerekli her gün,
hem o, günde bir çok kez gerekli.

Sabahtan akşama dek, iş yerinde, eğlencede,
hele çalışırken canla başla,
kederliyken, sevinçliyken,
halkın ihtiyacı var pişkin, bol ekmeğe,
günlük, has ekmeğine adaletin.

Madem adaletin ekmeği bu kadar önemli,
onu kim pişirmeli, dostlar, söyleyin?

Öteki ekmeği kim pişiren?
Adaletin ekmeğini de
kendisi pişirmeli halkın,
gündelik ekmek gibi.
Bol, pişkin, verimli.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi

27 Mart Dünya Tiyatro Günü bildirisini dünyada, ünlü aktör John Malkovich, Türkiye’de ise usta tiyatrocu Kenan Işık kaleme aldı. 27 Mart 2012 saat 13:00’de Açık Radyo’da okunan bildiri metni;

Tiyatro Öldü!…

Son yıllarda insanı usandıracak kadar sık tekrarlanan bir söz bu…
“Miadını doldurdu tiyatro, öldü!..”

Eğer öyle ise, gerçekten de iddia edildiği gibi öldüyse tiyatro, bugün Dünya Tiyatro gününü kutlamak yerine yasını tutalım tiyatronun…

Oyunları seyretmekten vazgeçip alalım kazmaları, kürekleri elimize ve bir mezar kazalım tiyatroya, şöyle görkemli, geçmişine yakışır bir anıt mezar…

Başta bütün zamanların en iyi yazarı W. Shakespeare olmak üzere bütün oyun yazarlarını, oyunları, oyuncuları, rejisörleri, dekor, kostüm, ışık tasarımcılarını, sahne arkası teknisyenlerini topluca gömelim bu mezara…

Ve hazır elimizdeyken kazmalar, kürekler, tiyatro salonlarını da yıkalım. Yıkamadıklarımızı da çürümeye terk edelim ki oynanmasın içinde seyircinin aklını çelip onları fitneye, fesada teşvik eden oyunlar…

Yerle yeksan olsun daha çok özgürlük, daha çok demokrasi talepleri. Barış ve adalet özlemleri… Merhamet ve vicdan çağrıları, çığlıkları kalsın o enkazın altında ve işitilmesin.

Tiyatro sanatının piri Shakespeare’nin 66. Sonet’inde dediği gibi;

“Çiğnensin inancın en seçkini
Mutluluktan nasibini almasın geniş halk kitleleri
Ayaklar altına alınsın insan onuru
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılsın
Ezilsin hor görülsün el emeği göz nuru
Ödlekler geçsin başa mertlik bozulsun
Ve korkup dilini bağlasın da sanat
Çılgınlık sahip çıksın düzene
Doğruya doğru diyenin eğriye çıksın adı
Kötüler kadı olsun Yemen’e…”

Mısır’a, Tunus’a, Libya’ya, Suriye’ye.

Yıkılsın yok olsun tiyatroyla birlikte yerel kültürler her ulusun, her etnik grubun kendi değerlerini tiyatronun ortak, evrensel değerleriyle buluşturarak insanlığa sunma ve savunma hakları…

Bir tek, dünyayı bir satranç ustası gibi kendi çıkarlarına göre biçimlendiren egemenlerin tekelindeki o ucuz, sığ ve kof kültür yürütsün hükmünü, televizyonlarda, sinemalarda, kitapçı vitrinlerinde, DVD raflarında.

Popülerin bir narkotik gibi bizi uyuşturup aklımızı başımızdan alan o yapay keyfiyle sermest olup unutalım insanlığın selameti adına unutmamamız gerekenleri.

Unutalım tiyatroyu,
Hayatı…
İnsanı,
Ve insanca olanı unutalım…
Bırakalım kıyametini yaşasın dünya…
Ve kıyametten sonra da dönmeye devam etsin bu mavi gezegen uzayın sonsuz karanlığında…

İçinde, bu kıyamet oyununu anlatacak hiçbir oyuncunun olmadığı hüzünlü bir tiyatro dekoru gibi…

Yazan : Kenan Işık

18. İstanbul Tiyatro Festivali Programı Açıklandı

20 Mart’ta yapılan toplantıda açıklanan programın basın duyurusu burada. Bu sene 45′e yakın gruba, 100′ü aşkın gösteriye yer verilen festivalde yine en büyük sorun mekân sorunu. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı:

“Bu yıl yine festivale katılmak isteyen bazı geniş çaplı yapımları mekân sorunu sebebiyle İstanbul’da izleyiciyle buluşturamamanın üzüntüsünü yaşıyor ve İstanbul Tiyatro Festivali’nde AKM gibi büyük kapasiteli merkezleri kullanabileceğimiz günleri sabırsızlıkla bekliyoruz”

Devamı